Savaş mı demeliyiz? Yoksa işgal mi?
Sığınaklarda çocuklarının üstüne kendini siper eden anneler neyin savaşını veriyor olabilir?
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı 24 Şubat Perşembe günü başladı. Milyonlarca insan ülkelerini, sevdiklerini ve tüm hayatını geride bırakıp göç etmek zorunda kaldılar. Yıllar sonra Avrupa’da görülmüş en büyük göç olduğu da tüm haber kanalları tarafından aktarıldı.
Savaş nedeniyle ise Ukrayna’da bütün okullar kapatıldığı için eğitim öğretim hayatı durdu. Mevcut felakette en büyük zararı çocuklar gördüğü gibi, olanlar şüphesiz ki hayatlarının bundan sonraki süreci şimdiden belirsizlik içine düşürdü. Birçoğu ebeveynlerini özelliklede babalarını bir daha görüp görmeyeceklerini bilmiyor. Evlerine, arkadaşlarına bir daha dönüp dönemeyeceklerini de bilmiyor. Çok küçük olanlar belki bugün yaşadıklarından hiç bir şey hatırlamayacaklardır.
Yaşça daha büyük olanlar ise hayatlarının geride kalan bölümünde hep bu savaşın korkunç travmasını taşıyacaklar.
Peki ya bu çocuklar ne zaman eğitim hayatına devam edecekler?, Göç ettikleri yerde yaşamaya eğitim görmeye alışabilecekler mi?, Daha yetişkin olmadan güçlü olmayı iliklerine kadar hissettikleri bu dönemin izlerini omuzlarında nasıl taşıyacaklar?.
Neden ve nasıl sorularının fazlaca anlam kazandığı, yanı sırada nedenini umursamadığımız çocukların, yetişkinlerin hayatlarını düşündüğümüz ve inanmakta güçlük çektiğimiz bir dönemdeyiz.
Çocuklar bilimin, geleceğin ve umudun ışığıdır. Herhangi bir sebeple söndürdüğümüz ışık geleceğimizi derinden yaralar.
"Çocuk sevgisi insan sevgisi için bir ihtiyaçtır."
-MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.