Prof. Dr. Murat Terzi Makbule Kurt'a konuştu...

19 Mayıs Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı aynı zamanda Sinir Bilimleri, Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Nöroimmünoloji Laboratuvar sorumlusu Prof. Dr. Murat Terzi ile röportajımız.

Nöroimmünoloji nedir? Hangi hastalıklar bu bölümde araştırılıyor?    

Nörolojinin immünilojik sistemle ilgili ilişkisi olan ya da otoimmün hastalıklar dediğimiz hastalıkları araştıran bir alan Nöroimmüniloji. Bu alanda özellikle bağışıklık sistemi ile beynin ya da omurganın spinal kord dediğimiz omurilikteki etkilenmelerle ilişkili hastalıkları araştırır. 

Bu hastalıklar nelerdir? Hangi yaş gruplarında daha çok görülür, tedavi yöntemleri nelerdir?           

En çok görülen MS hastalığı (Multiple Skleroz) dediğimiz hastalıktır. Özellikle kadınlarda daha çok görülür. Grubu 20’li, 40’lı yaşlarda başlangıç gösteren bir hastalıktır. MS dışında Devic Sendrom dediğimiz ya da NMO (Nöromiyelitis optica) dediğimiz otoantikorlarla giden hastalıklarımız da var.  Onun dışında ADEM dediğimiz hastalık;  çocuklarda ve biraz da erişkin yaş grubunda gördüğümüz beyin hasatlığı var. Buna benzer beynin veya omuriliğin etkilediği bağışıklık sisteminden kaynaklanan hastalıkları ilave etmek de mümkün. Nöroimmünoloji genellikle bu hastalıklarla ilişkili durumları inceler. Bazen sinirlerle kaslar arasındaki bağlantıyla ilgili hastalıklar veya bazı kas hastalıkları bağışıklık sistemi ile ilgili olabiliyor. Sonuç olarak Nöroimmünoloji vücudun bağışıklık sistemini etkileyen enfeksiyon,  stres gibi pek çok durumlarda bu alandaki nöroimmünolojik problemleri inceleyen bir bilim alanıdır.

Nöroimmünoloji Laboratuvarı ne zamandır hizmet veriyor, hangi hastalıkların numunelerini kabul ediyor?   

19 Mayıs Üniversitesi bünyesinde yaklaşık dört yıldır hem Samsun hem de Türkiye’nin farklı bölgelerindeki iller ve ilçelerdeki hastaların tanılarının konmasında yardımcı oluyor. Özellikle nöroimmünolojik hastalıklar düşünüldüğü durumlarda kan veya bel suyu dediğimiz beyin omurilik sıvısı (BOS) örnekleri bizim laboratuvara ulaşıyor. Biz de yaklaşık 1 hafta 10

gün içerisinde laboratuvardaki arkadaşlarla sonuçları kendilerine ulaştırıyoruz. Nöroimmünoloji laboratuvarımız her geçen gün biraz daha büyüyor, kendini geliştiriyor. Sadece Türkiye’de değil yakın zamanda yurt dışından da örneklerin kabulüne başlayacaktır. Amacımız laboratuvarın daha etkin başka hastalıkların tanısını yapılması durumuna getirerek nöroloji uzmanlarının ve diğer nöro bilimlerle uğraşan uzmanların işinin kolaylaştırılmak,  Ar-Ge yapması ve proje geliştirmesi konusunda desteklemek.

19 Mayıs bünyesinde Nöroimmünoloji Polikliniği mevcut mu?

19 Mayıs Üniversitesi bünyesinde Nöroimmünoloji polikliniğimiz ve MS polikliniğimiz var. Her gün MS hastalarımız ve diğer hastalarımız gelmektedir. Onların tanısını, tedavi sürecini planlamaktayız. Bununla ilgili sadece Samsun’dan değil Karadeniz Bölgesi’nin diğer illerinden ve ülkemizin diğer bölgelerinden de hastalarımız polikliniğimize başvurmaktadır. 

Hastalarınızın tanısını koyarken hangi yöntemleri kullanıyorsunuz, Tedavi yöntemlerinizden bahseder misiniz?

Burada en önemli durum; hastaları dinleyerek muayene etmek, onların öyküsünü anlayarak doğru tanı koymak ve tedavisini planlamak. Bu hastaların muayene edilmesi, MRI bulguları varsa bunlara bakılması, Nöroimmünoloji Laboratuvarının desteğiyle hastaların tanısının konulması ve tedavi planlanmasını yapılması oldukça önemli. Bu hastalarla ilgili özellikle Nöroimmünoloji Laboratuvarımızdaki tetkikler sonrası tanı koyduğumuz hastalara immun sistemi düzenleyici bazı tedaviler uyguluyoruz. Bunlar bazen hap şeklinde bazen de cilt altında damar yolu ile uygulanan tedaviler oluyor. Bunların yanında diyetisyenlerimiz, fizyoterapistlerimiz,  psikologlarımız ile hastalarımızın motive ve morallerini yüksek tutmalarına yardımcı oluyoruz. Düzenli egzersiz, yoga,  pilates gibi tamamlayıcı tedavi önerilerinde de bulunuyoruz. Bu tür uygulamalar bağışıklık sistemini olumlu etkileyip hastalığa karşı koruma sağlayabiliyor. 

Türkiye’de MS hastalığının oranı ne kadardır?

Bu hastalığı, her 100 bin kişi de 70 kişi yakalanıyor. Ülkemizde yaklaşık 50 bin civarında MS hastası olduğunu tahmin ediyoruz. Bunlarla ilgili proje çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 

MS hastalığı bulaşıcı mı, genetik yollarla bulaşma durumu var mı?

Bu hastalığın bulaşıcı olmadığını biliyoruz ama her 10 aileden 1 tanesinde böyle hastalık olduğunu görebiliyoruz. Kesin olarak genetik bir geçiş olmasa da bazen kuzenler arasında, anne çocuk arasında bazen de kardeşler arasında bu hastalığın olabildiğini biliyoruz.        

MS hastaları Covide daha çok mu yakalanıyor? Korona virüsüne yakalanan hastaların tedavisin de neler yapıyorsunuz? 

MS hastasında ya da diğer nöroloji hastalarında daha çok Covide yakalandıklarına dair verimiz şu anda yok. Covide yakalanan hastalarımıza Covid tedavileri neyse onları uyguluyoruz, verilen ilaçları kullandırıyoruz. Covid olan hastalarımızın takibini de Covid hastası nasıl takip ediliyorsa o şekilde takip yapıyoruz.  Bazı hastalarımızın ilaçlarını kesiyoruz. Covid tedavisi bittikten sonra MS ilaçlarına devam ettiriyoruz.

MS Eğitim kampı nerde yapılıyor, Pandemi dönemin de bu süreci nasıl takip ettiniz?

MS hastalarını Samsun’da bir kampta topluyoruz. Son iki yıldır pandemiden dolayı eğitimlerimize online olarak devam ediyoruz. Değişik platformlarda yüz yüze eğitimlerle onlarla birlikte oluyoruz. Dijital teknolojiden yararlanmalarını ve özellikle bu Covid döneminde olduğu gibi hastaların gelmelerinde sıkıntı olduğu dönemlerde biz sağlık hizmetlerini ve sağlıkla ilgili uygulamaları onlara götürmeye çalışıyoruz o konuda da çalışmalarımız devam ediyor.

Aşı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hangi aşı olursa olsun kullanmaları yönünde önerilerimiz var. Çünkü biliyorsunuz aşı sonrası komplikasyonlar,  ölümler ve diğer problemler daha az görülüyor. Bu MS ve Nörolojik hastalıklarda da böyle oldu. Bu nedenle aşılanmayı öneriyoruz. İlaç kullanan hastalarımız özellikle MS hastalarında sadece ilacın ne zaman kullanılacağı ile ilgili önerilerde bulunduk. Hastalarımızın ve hasta yakınlarımızın ilaç tedavileri ve ilaç dışı uygulamaları önemsemeleri ve yaşam kalitelerini arttırmaları adına doktorların söylediklerine dikkat etmeleri gerekir.

 

Paylaş