İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu, Gazeteci ve Dünya Gazetesi köşe yazarı Ahmet Coşkun Aydın, turizmin Ülkemiz için önemini ve pandemi sürecinde sektörde yaşanan sorunları Büyük İstanbul Gazetesi okurları için değerlendirdi.
Turizmin son 100 yılın en büyük sektörlerinden biri olduğu ve bacasız sanayi olarak adlandırıldığını söyleyerek sözlerine başlayan Ahmet Coşkun Aydın," Turizm aslında çok eski bir sektör ve yüzyıllar öncesine dayanan bir tarihi var. İlk olarak hac ibadeti amacı ile Kudüs'ün ve Mekke'nin ziyaret edilmesi buna örnektir. Bunlar daha çok dini anlamda yapılan faaliyetlerdir. Yeme, içme, gezme, eğlenme ve kültürel olarak yapılan turizm faaliyetleri son zamanlarda ortaya çıkmıştır. Pandemi dönemine kadar olan dönemde dünya ekonomisinin neredeyse yüzde 25'ini turizm sağlıyordu. Pandeminin en çok etkilediği sektör turizm oldu. Birçok insan evden çıkamaz oldu. Ülkelerin çoğu sınırlarını kapattı ve ulaşım sektörü faaliyetlerini düşürdü. Bütün bunlar turizmi başta ülkemiz olmak üzere bütün dünyada etkiledi. Ekonomik olarak ülkemiz de bu sektörden yıllık olarak ciddi bir kazanç elde ediyordu. Özellikle dünyada en çok turistin gittiği ülke olarak Fransa'da bu durumdan etkilenenler arasında. Pandemi sürecinde bütün ülkeler kendi toplumuna uygun önlemler almaya çalıştı. Kimi ülkeler maske takma zorunluluğu getirmedi kimileri getirdi. Ancak alınan önlemlerin yüzde yüz başarı getirmediği ortada çünkü ülkeler arasında tam olarak bir birlik sağlanmadı" dedi.
Turizmde Türkiye'nin iyi adımlar attığını ancak bir noktanın göz ardı edildiğini ifade eden Aydın," Geri dönülmez şekilde doğaya ve tabiata zarar verildiğini görüyoruz. Turizm konulu yapmış olduğum sempozyumlarda vurgulamak istediğim bir şeyi burada da söylemek isterim. 100 kişinin yaşayabileceği bir yere siz bunun 5 katını götürürseniz orada insanlar aç ve susuz kalır. Her türlü kaliteli hizmetten yoksun kalırlar. Dolayısıyla Türkiye'de planlı bir kalkınmaya ihtiyaç var. Yağmaya yönelik sürekli beş yıldızlı otel açma üzerine kurulu bir durum söz konusu. Bu ilerde geri dönülmez zararlara yol açacak. Buna örnek olarak 1980'li yıllarda batılı dergilerde Türkiye'nin en güzel korunmuş alanlara sahip ülkeler arasında gösterdiğini görüyoruz. Hatta o dönemde günümüzde bir turizm ülkesi olan İspanya'dan betonlarla sahillerini doldurduklarından bahsediliyordu. Biz de bu anlamda İspanya'yı yakalamış durumdayız. Geleceği düşünmeden adımlar atılıyor. Türkiye elindeki varlıkları tam olarak dünyaya tanıtabilmiş değil. Hak ettiği payı pastadan aldığını söylemek doğru olmaz. Türkiye İnanıyorum ki zaman içinde turizmden hak ettiği payı alabilecektir."
Son olarak pandemi sürecinde bahseden Aydın," Pandemi sürecinin ne zaman biteceği belirsiz. Dolayısıyla bizi kurtaracak şeyin aşı olduğuna inanıyorum. Avrupa Birliği nasıl aşı sertifikası istiyor ise bizlerde turistlerden bunları istemek durumundayız. Eğer bu uygulamayı yaparsam turist daha az gelir düşüncesi zararı ileride bize olacak bir yaklaşım olur. Çekinmeden korkmadan bu önlemlere başvurmak lazım. Aksi halde hastalığın önüne geçmek mümkün olmaz. Görünür tek yol bugün için aşı olunması ve ülkeye giren çıkan herkesin kontrol edilmesi. Yaşanan felaketlere rağmen ülkemizin gelecekte doğa turizmi alanında öne çıkacağına inanıyorum. Kemaliye özellikle bu anlamda ön plana çıkıyor. Öyle ki son dönemde yapılan çalışmalar ile yaban hayvanları insanların yanından geçer hale geldi. İnsanların temiz havaya ve suya ihtiyacı olduğunu düşünürsek insanlar bunlarla iç içe yaşamak istiyorlar. Ancak bu yerler yeterince keşfedilmedi. Gelecekte doğa turizmin gelişmesi ülkemizin o bölgelerinde yaşayanlara da ekonomik anlamda refah getirecektir ve belki de göçü önleyecektir" diyerek sözlerini tamamladı.