Çarpıklaştırılmış Feminizm

Fatoş Karaoğlu yazdı...

“Feminizm ne demek?” sorusuna cevap olarak birçok kaynakta, eşitliği ve toplumsal gruplar arasındaki farklılıkların yok edilmesini savunmak amacıyla kurtulmuş toplumsal bir örgüt, olduğu yazıyor. Feminizm, kelime kökeni olarak Latince “femina” ve onun Fransızca türevi olan “féminisme” kelimesinden geldiği ve eş anlamlısının “hatunculuk” olduğu belirtilmektedir. Kimliğine bakılmaksızın bu hareketi savunan herkes feminist olarak kabul edilir.

Feminizmin temel objektifleri eğitim, iş, çocuk bakımı gibi konularda eşit haklara sahip olmaktan, yasal kürtaj hakkından, kadın sağlığı konusunda ilerlemelere, tacizin ve tecavüzün engellenmesinden, lezbiyen haklarına kadar uzanır. Asıl amaçları hak eşitliği, insanlık şerefi ve kadınlara karar verme özgürlüğüdür. Cinsiyetle ilişkisi olan unsurları araştırır ve analiz eder. Cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak, genel kadın sorunlarını araştırmak ve çözmektir. Yani feminizm hareketini savunan feministler kadınların üstünlüğünü değil, sahip olmaları gereken olanakları, fırsat eşitliğini ve toplumsal adaleti savunur. Toplumca kanıksanan erkek düşmanlığı düşüncesinin aksine, cinsiyet eşitsizliğini gündeme getirmek için ön planda tutulan bu akımı, bilinçsiz toplum erkek düşmanı kadın diye düşünüyor. Aslında erkek düşmanlığı (Androfobi) psikolojik bir hastalıktır, yani feminizmle alakası yoktur.

Eşitliği pusula yaparak yola çıkan feminizm, dünyadaki kadın-erkek eşitsizliğinin çıkmasıyla birlikte faaliyetlerine başlamıştır. Daha çok kadının toplum içindeki yerini iyileştirmek olarak çalışmalar yaptığı için feminizm kadın hareketi olarak düşünülüyordu.  Halbuki en çok ezilen, tecavüz edilen, öldürülen, kalıplara koyularak hakları istismar edilen kadınlar oluyor.

İnsanoğlunun varoluşundan itibaren dünyayı güzelleştiren ve büyük sorumluluklar alan canlıdır, kadın. Yıllar içinde, kadının yaşamak dışındaki bütün haklarına, ataerkil toplum tarafından el koyulmuş. Bazı dönemlerde bu süreç yumuşatılmış ama çoğu zaman kadının üzerindeki katı kurallar devam etmiş. Bu kurallar kimi toplumlar tarafından devam etmekte. İşte feminizm hareketi ve ön safta yer alan feministler bu gidişata dur demek için mücadele ederler.

Bir feminist; sen kızsın, açık giyinmemelisin, gezmemelisin, çalışmamalısın, evlenip çocuk doğurmalısın ve erkekler ağlamaz, karı gibi gülme, erkek adamın erkek çocuğu olur gibi kalıplara sokulan kadın ve erkeklerin sesini duyurmak için var. Hem kadının hem erkeğin özgürlüğü için mücadele eder.

Feministler bir kişinin dünyaya gelirken sahip olduğu biyolojik cinsiyetin bizzat bir üstünlük ve iktidar kaynağı olarak görülmesine karşıdır. Erkeklerin hem fiziksel hem kas gücü bakımından iyi olduğu için kadınlar üzerine hüküm kurmasına karşıdır. Herkesin cinsiyetçi ve erkekleri kayıran düşüncelerden kurtulmaya cesaretlendiren bir hareket, cinsiyetçilik üzerine oturan sistematik baskıya da karşıdır. Feminizm, kadınlara cinsiyet hiyerarşisi baskısının sona ermesi ve toplumsal cinsiyet tutumlarının aynı değerde olması için mücadele etmeye devam etmekte.

Paylaş